Trabzon, Karadeniz’in tüm güzelliklerine sahip, ünlü bir şehir. Merkezi oldukça gelişmiş, köy ya da kasaba havasından eser kalmamış bir kent. Metropol yaşantısı istemiyorsanız ve “Beton yığınlarından sıkıldım” düşüncesindeyseniz, her adımınızda yeşillikler içinde belki bir deniz, belki bir göl ve belki de bir mesire yeri isterseniz, turumuza başlayabiliriz…
TRABZON ADI NEREDEN GELİYOR?
Şehrin ismiyle ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. İlk rivayet; Pontus Rum Devleti’nde kullanılan dört köşe anlamına gelen şehrin orijinal adı “Trapezus” sözcüğünden geldiğidir. İsim ufak söyleniş farklılığı olsa da günümüze kadar Pontus devrindeki adı ile Trabzon olarak geldiği düşünülmektedir. Evliya Çelebi ise Trabzon'un ilk kurucusunun zevk ehli, şen-şakır bir kadın olduğunu, bundan dolayı bu şehre neşeli kadın anlamına gelen "Tarb-zen" dendiğini ya da suyu ve havasının hoşluğundan dolayı "tarb-ı efzun" adının verildiğini kaydeder. Bazı kitaplarda da, Trabzon adının "Tuğra basan" anlamına geldiği; bu şehirde sultanların kendi adlarına tuğralı sikke bastırdıkları kaydı yer alır.
UZUNGÖL
Güneşli yüzünü nadir gösteren çoğu zaman yağmurlu, sisli ve adı gibi uzun bir göl olan Uzungöl dünyanın en güzel manzaralarından birine sahip. Doğal şaheser Uzungöl; toprak kayması sonucu önü kapanan Haldizen deresinin oluşturduğu bir göldür. Denizden 1.100 metre yükseklikte olan Uzungöl 2004 yılında Özel Çevre olarak ilan edilerek mimarisi koruma altına alınmış. İki yanında yürüyüş parkurları bulunan gölde bisiklet kiralamak pratik bir çözüm gibi gözükse de yılın her günü ziyaretçi akınına uğradığı için çözümden çok sorun olacaktır. “İnsanlar beni ilgilendirmez ben keyfime bakarım” diyenleri sarp yamaçlı alabildiğine yüksek dağları süsleyen ağaçlarla ve o ağaçların ortasında güzelliğiyle baş döndüren Uzungöl’ün manzarasıyla başbaşa bırakıyoruz…
SÜMELA MANASTIRI
Sümela, misafirlerini tarihi yolculuğuna çıkarmadan önce; “beni görmek istediğine emin misin?” der gibi zorlu ve tehlikeli yollarla sınıyor. Vadiden 300 metre yükseklikte yer alan manastıra çıkmak bir hayli meşakkatli olsa da kendini alıkoyamayanlara her basamakta daha şefkatli davranmaya başlıyor. Önce yüksekte olmanın keyfini yaşatarak Trabzon’un yeşilin her tonuna sahip manzarasını ayaklar altına seriyor. Sümela’nın, diğer adıyla Meryem Ana Kilisesi’nin oluşum hikayesi şöyledir; Roma İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde Hristiyanlık yasak olduğu için Hristiyanlığı yayan rahipler ibadet yerlerini gözden uzak, şehrin dışında, yüksek dağ yamaçlarına yapmışlar. Roma’nın Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmeninin ardından Meryem Ana anısına yapılan kilise manastıra çevrilmiş. Sümela’yı Hristiyanlar tarafından değerli yapan en önemli nokta Hz. Meryem resmidir. Aziz Lukas’ın çizdiği Hz. Meryem portresi manastırı kuran rahiplerle buraya gelmiş. Ancak bugüne kadar herhangi bir resim bulunamamış. Yapıldığı tarihten günümüze kalanlar; Ana Kaya Kilisesi, şapeller, mutfak, öğrenci odaları, misafir odaları, kütüphane ve kutsal ayazmadır. Tüm bu tarihi dokunun yanına Sümela’nın manzarası da eklenince tadına doyulmaz bir Trabzon anısı fotoğraf karelerinde yerini almaktadır.
TRABZON MUTFAĞI
Türkiye’nin en zengin lezzetlerinden birine sahip Trabzon, misafirlerine ikramda kusur etmemektedir. Hamsinin her yemeğini bulabileceğimiz yörede balık haricinde; Mısır Çorbasının ayranlı ve yoğurtlu çeşitleri, Lahana Çorbası, Hoşmerim, Etli Lahana Sarması, Kara Lahana Yemeği, Trabzon Döneri, Kaygana, Kuymak, Akçaabat Köftesi, Trabzon Peynirlisi, Trabzon Burmalısı ve Laz Böreği sofraları süslemektedir.
Laz Böreği
Malzemeler; 10 yaprak yufka, 4 yumurta, 8 su bardağı süt, 2 paket vanilya, 3 bardak kıyılmış fındık içi, 5 su bardağı tozşeker, 2 paket buğday nişastası, 5 çay bardağı eritilmiş tereyağı, 1 su bardağı su. Şerbet için; 10 su bardağı su, 10 su bardağı toz şeker, ½ limon suyu.
Hazırlanışı; Sekiz su bardağı süte şeker ekleyerek kaynatılır. Başka bir kapta buğday nişastası, yumurta, vanilya ve biraz su karıştırılır. Hazırlanan malzeme kaynayan sütün üzerine dökülerek muhallebi haline gelinceye dek karıştırılır. Bir tepsinin altı yağlanır. Yufkaların üstleri yağlanarak beş kat halinde tepsiye dizilir ve üzerine hazırlanan muhallebi dökülür. Yufkaların üzerindeki muhallebiye dövülmüş fındıklar serpiştirilir. Kalan beş kat yufkanın üstleri yağlanarak muhallebi dökülür. Şerbet malzemeleri karıştırılarak pişirildikten sonra soğumaya bırakılır. Hazırlanan börek dilim dilim kesilerek fırında pişirilir. Börek soğuduktan sonra soğumuş tatlı şerbeti eklenir. Afiyet olsun…
TRABZON HATIRASI
Trabzon’un en meşhur hediyelik eşyaları; kemençe, beton helva, mısır ekmeği, keşan, peştemal, kuşak ve yöresel elbiseler, hasır bilezik ve telkari usulü dokuma eşyalar, şal, sürmene çakısı, bakır ibrikler, güğümler, süt tasları, kapaklı hamsi tavaları, maşrapalar, kapaklı sahanlar, tencereler ve mangalla olarak sıralanmaktadır.
NOTUNUZU ALMAYI UNUTMAYIN!
Sera Gölü, Balıklı Göl, Çal Köy Mağarası, Akarsuköyü Mağarası’nı görmeden; Pazarcık, Yeşilyurt-Yılantaş, Çakırgöl, Çatma Obası, Düzköy, Harmantepe, Hıdırnebi, Kuruçam, Kadırga, Kulindağı, Lapazan, Kiraz, Mavura, Sisdağı, Sazalan, Sultanmurat Yaylalarını gezmeden; Uzungöl-Demirkapı-Karakaya’da dağa çıkmadan; Akçaabat-Düzköy-Kayabaşı Yaylası-Lişer Yaylası-Araklı-Dağbaşı-Aydıntepe yer altı şehri-Uzungöl-Çaykara-Of’da safari yapmadan; Araklı’da kano turuyla dolaşmadan; Uzungöl-Akçaabat ve çevresinde yamaç paraşütünün heyecanını yaşamadan; sahil ve plajlarda serinlemeden DÖNMEYİN…
TRABZONLU ÜNLÜLER
Kanuni Sultan Süleyman - Cevdet Sunay - Dimitri Psathas - Duygu Sağıroğlu - Fuat Saka - Hayati Hamzaoğlu - Orhan Peker - Seyfi Dursunoğlu - Tanju Gürsu - Temel Gürsu - Volkan Konak - Ahmet Suat Özyazıcı - Cemal Kamacı - Şenol Güneş - Mustafa Sait Yazıcıoğlu - Erol Günaydın - Altan Öymen - Bahriye Üçok - Mualla Kaynak - Oktay Rifat Horozcu - Sunay Akın - Adnan Kahveci - Ali Şükrü - Necmettin Karaduman - Recep Yazıcıoğlu - Hakan Yılmaz - Osman Yağmurdereli - Ömür Arpacı - Yusuf Güney – Fatih Tekke – Hami Mandıralı – Faruk Nafiz Özak.
Hazırlayan: Soner Kartal – İrem Mert
TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ… /TRABZON
