Ürünüyle anılan illerimizden biridir Kütahya… Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine doğru gerilemeye başlayan İznik Çiniciliği, kendisine çok da uzak olmayan bir şehirde, Kütahya’da varlığını sürdürmeye devam etti.
Çini; kil, kaolin, tebeşir ve kuvars gibi hammaddelerin belirli oranlarda karıştırılarak hazırlanmış hamurun şekillendirilmesi, kurutulması, pişirilmesi, dekorlanması, sırlanması ve sırlı bünyenin pişirilmesi ile oluşan bir sanat ürünüdür. Aynı zamanda, geleneksel Türk motiflerini yansıtan kendine has karakteristik özellikleri nedeni ile geleneksel seramik ürünlerden ayrılan bir sanat ürünü olarak da tanımlanabilir.1
14’üncü yüzyılın sonlarından itibaren ilk çini örneklerinin görülmeye başlandığı Kütahya’da çiniciliğin asıl ilerlediği dönem olarak İznik’in çini sanatında zirvede olduğu 16’ıncı yüzyılın ikinci yarısı kabul edilir. İstanbul’un çini ihtiyacını karşılamak için kurulduğu bilinen Kütahya çini atölyelerinin, İznik’te çiniciliğinin gerilemeye başlamasıyla birlikte çini üretiminin merkezi olmuştur. 18’inci yüzyılda İznik’te tamamen sona eren çinicilik, bu dönemden itibaren sadece Kütahya’da devam etmiştir.
Çinicilik, Kütahya’yı dünyaya tanıtmasının ve kentin en önemli sanat dalı olmasının yanı sıra, halkın önemli bir geçim kaynağıdır da. Coğrafi konumu nedeniyle Doğu Roma ve Selçuklu kültürlerinin arasında kalan Kütahya, Hititlerden beri devam eden seramik işçiliğini Osmanlı İmparatorluğu döneminde çini alanında sanata dönüştürerek günümüze kadar taşınmasını sağlamıştır.
Kütahya Çiniciliğinin Tarihsel Gelişimi
Ali İssi ve Hilmi Yurdakul imzalı “Kütahya Çiniciliği ve Günümüzdeki Sorunları” başlıklı yayında Kütahya Çiniciliğinin tarihsel gelişimi Cumhuriyet Öncesi Dönem ve Cumhuriyet Dönemi olmak üzere iki ayrı döneme ayrılarak incelenmiştir. Yayında Cumhuriyet Öncesi Dönemle ilgili şu ifadeler yer alır: “Kütahya’daki çiniciliğin Germiyan Oğulları döneminde başladığı ileri sürülmektedir. 15. yüzyılda Kütahya’da geniş ölçüde tek renkli çini imal edildiği bilinmektedir. 17. yüzyıl sonunda İznik çiniciliğinin gerilemeye başlaması ve 18. yüzyılda tamamen kaybolmasına karşılık bu dönemde Kütahya çiniciliği canlılığını korumuştur. 16. yüzyılda 300 kadar olduğu ileri sürülen çini atölye sayısının, 19. yüzyılda 100 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Dünyada ilk toplu iş sözleşmesi 13 Temmuz 1799 yılında Vali Ali Paşa’nın huzurunda, işveren çini üreticileri ile çalışanları arasında yapılmıştır. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde 18. yüzyıl sonunda 34 çini atölyesi olduğunu yazmaktadır. Kütahya çiniciliğinde 2 0 . yüzyılın başında bir canlılık gözlenmekteyse de bu uzun sürmemiş ve bir durgunluk dönemi başlamıştır. Öyle ki o dönemde Kütahya Valisi olan Fuat Paşa’nın bir raporuna göre 1920’den önce bütün çini imalathaneleri kapanmıştır”
Makalede Cumhuriyet Dönemiyle ilgili şunlar söylenmektedir: “1920’yi izleyen yıllar Anadolu insanının derleniş ve toparlanış dönemidir. Bu dönemde Anadolu’da siyasi bir bütünlük sağlanmasının çalışması yapılırken, bir yandan da ekonomik hayatta bir canlılığın başlamasının belirtileri gözlenebilmektedir. Bu gelişmeler, 1920’den önce geçici de olsa yok olmaya yüz tutmuş çinicilik sanayisinde yeni bir canlılığa yol açmıştır. 1920’li yıllar Türkiye’de ulusal anonim şirketlerin çok sayıda kurulduğu bir dönemdir. Çinicilik konusunda da Sanayi Maadin Bankası desteğinde Kütahya Çini İşleri T.A.Ş. 1928 yılında kurulmuştur. Ancak bu şirket uzun ömürlü olmamış aynı dönemde kurulan benzerlerinin çoğu gibi bu da bir yıl sonra fesih edilmiştir. 1920-1930 döneminde beş çini atölyesi ve bir tane de çini satan dükkan açılmıştır.
Cumhuriyetin bu ilk on yıllık döneminde çini üretim teknolojisinde bir dizi yeniliklerin olduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde girişimci bir karaktere sahip olan Sırrızade Rıfat Bey (Şark Çini Fabrikası sahibi) ilk defa çamur değirmenine kömürle çalışan bir motor takmıştır. Bunun yanında, bugün çini tabağı yapımında kullanılan kalıbı çinicilik sanayine Rıfat Bey getirmiştir. Döküm tekniği ise Kütahya Çini İşleri T.A.Ş. kurucusu Nuri Killigil tarafından çiniciliğe kazandırılmıştır.
Cumhuriyetin ikinci on yılında çinicilik sanayinde göze çarpan önemli bir gelişme gözlenememektedir. 1930 yılında T.B.M.M.’ye sunulan bir raporda Kütahya’da bazı ilkel çini imalathanelerinin bulunduğu ancak bunların ticari bir değere sahip olmadıkları belirtilmektedir. Ankara’da 1930 yılında açılan Sanayi Sergisinde ve 1936’da açılan birinci el işleri ve küçük sanatlar sergisinde çinicilik ürünleri sergilenmiştir. Bu durgunluk, bütün dünyayı etkisine alan ekonomik krizle açıklanabilir.
İkinci Dünya Savaşı’nın sürdüğü yıllarda Türkiye’nin ithalatı gerek devlet gerekse dış ekonomik koşullar tarafından kısıtlanmıştır. Bunun sonucunda, porselen ithalatı büyük ölçüde durdurulmuştur. Esasen mutfak eşyası olarak kullanılmayan çini, bu pazara belli ölçüde girerek, porselen ürünlerin yerini almıştır. Bu durum, çinicilik sanayinde yeni fabrikaların açılmasına neden olmuş ve 1943-1946 döneminde dört yeni fabrika açılmıştır.
Savaş sonrası ithalattaki kısıtlamalar kaldırılmış ve porselen kendi pazarını çiniye kapatmıştır. Bu durum, çiniye olan olağanüstü talebi ortadan kaldırmıştır. Bunun sanayideki yansıması, 1950 yılındaki üç çini fabrikasının kapanışıyla gözlenebilmektedir.
Türkiye, 1950’li yıllara yıkılan ve yakılan bir dünyada savaş dışı kalmanın avantajları ile girmiştir. Bunun yanında, elverişli iklim koşullan tarım üretiminin yüksek olmasını sağlamıştır. Bu olumlu sonuçlar, ekonomide bir canlılığa neden olmuştur. Ekonomideki olumlu gelişmelerin, çinicilik sanayinin gelişmesini de olumlu yönde etkilediği büyük bir olasılıkla söylenebilir. Bununla beraber 1960’lı yıllar çinicilik sanayi açısından pek parlak değildir. Bir önceki on yılda çinicilikle uğraşan işletme sayısındaki artış 7 iken bu dönemde ancak 5 olmuştur.
Cumhuriyet döneminde çinicilikteki en hızlı gelişme 1970’li yıllarda olmuştur. Bu dönemde çini fabrikalarının sayısı 18’e, çini pazarlayan işletme sayısı ise 2 2 ’ye ulaşmıştır. Kooperatifleşme olgusu çinicilik sanayi açısından önemli bir gelişmedir. 1974’te 210.000 TL sermayeli Sınırlı Sorumlu Kütahya Çiniciliğini Kalkındırma Küçük Sanat Kooperatifi kurulmuştur. 1978 yılında ise çinicilik sanayinin ihtiyaç duyduğu hammaddeleri temin etmek ve ortaklarına günün gereklerine uygun çağdaş ve teknik konulara sahip birer işyeri sağlamak amacıyla S.S. Çinikoop Kütahya Çiniciliği Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi kurulmuştur. Farklı tüzel kişiliklere sahip olan bu kooperatiflerin her ikisi de aynı ortaklar tarafından, aynı amaçları gerçekleştirmek için kurulmuştur. Böylece çinicilerin birlik olmalarının ilk somut örneği ortaya çıkmıştır.”
Fatma Şüheda Ekinci
Seramik Tasarımcısı