1829 yılında yazmış olduğu “Led Chouans” (Köylü İsyanı) ile tanınan, para kazanmak için farklı isimlerle kitaplar yazan, 3 yıla yakın bir süre bir avukatın yanında çalışan ve basımcılık, yayıncılık, dökümcülük yaptıktan sonra tekrar edebiyata dönerek öldüğü güne kadar edebiyatın içinde kalan tasvirleriyle ünlü Fransız yazar Honoré de Balzac.
Gerçek adı Honore Balssa iken kendi isteğiyle soyluluk ifade eden Balzac ismini alan yazar 20 Mayıs 1799’da köylü bir ailenin çocuğu olarak Tours’da doğdu. Napolyon sonrası Fransız yaşamının bir panoramasını sunan romanlar kaleme aldı. Ayrıntılara ve toplumun süzgeçten geçirilmemiş temsiline ilişkin keskin gözlemi sayesinde, Avrupa edebiyatında gerçekçiliğin kurucularından biri olarak kabul edilir. Çok yönlü karakterleriyle tanınan yazar, küçük karakterleri bile karmaşık, ahlaki açıdan belirsiz ve tamamen insan olarak tasvir etmiştir. Balzac’ın eserlerinde cansız nesneler dahi karakterle doludur. Yazılarının çoğuna fon oluşturan Paris şehri, pek çok insani nitelik taşır. Yazıları, romancılar Émile Zola, Charles Dickens, Gustave Flaubert ve Henry James ve film yapımcıları François Truffaut ve Jacques Rivette dahil olmak üzere birçok ünlü yazarı etkilemiştir. Eserlerinin çoğu filme çekilmiş ve diğer yazarlara ilham vermeye devam etmektedir.
Modern romanın öncülerinden Balzac, gerçekliğin bütünlüğünü tasvir etmeyi amaçlar ve o zamana kadar çirkin ya da bayağı oldukları için edebiyatta görmezden gelinen gerçeklerle ilgilenir. Kapitalizmin yükselişini ve soyluluğun ortadan kalkmasına ve toplumsal bağların çözülmesine yol açan paranın her şeye kadirliğini çeşitli biçimlerde gösterir. Eserlerinin bütününe Dante'nin İlahi Komedya'sına atıfta bulunularak İnsanlık Komedyası (La Comédie humaine) olarak isimlendirmiştir.*
Hevesli bir okuyucu ve çocukken bağımsız düşünen Balzac, ilkokulunun öğretim tarzına uyum sağlamakta zorlandı. İnatçı doğası, hayatı boyunca sorunlara neden oldu ve iş dünyasında başarılı olma hırslarını boşa çıkardı. Okulu bitirdiğinde, Balzac bir hukuk bürosunda çıraklık yaptı, ancak “insanlık dışı” ve “banal” rutininden bıktıktan sonra hukuk öğrenimine sırtını döndü. Yazarlık kariyeri öncesinde ve sırasında yayıncı, matbaacı, işadamı, eleştirmen ve politikacı olmayı denediyse de; bütün bu çabalarında başarısız oldu.
Balzac, muhtemelen yoğun yazma programı nedeniyle hayatı boyunca sağlık sorunları yaşadı. Ailesiyle olan ilişkisi genellikle finansal ve kişisel dram yüzünden gergindi ve eleştirel doğası yüzünden bir çok arkadaşını kaybetti. 1850'de Balzac, Polonyalı bir aristokrat ve uzun zamandır sevgilisi olan Ewelina Hańska ile evlendi; beş ay sonra Paris'te öldü.
Balzac'ın ilk projesi, Lord Byron'ın The Corsair adlı eserine dayanan Le Corsaire adlı komik bir operanın librettosuydu. Besteci bulmakta zorlanacağını anlayınca başka arayışlara yöneldi. 1820’de Balzac, Cromwell'in beş perdelik mısralı trajedisini tamamladı. Daha sonraki çalışmalarıyla karşılaştırıldığında sönük kalsa da, bazı eleştirmenler onu kaliteli bir metin olarak gördü. Bitirdiğinde, Balzac Villeparisis'e gitti ve eserin tamamını ailesine okudu; onlar etkilenmedi.[ Bu çabayı üç romanı başlatarak (ama asla bitirmeyerek) izledi: Sténie, Falthurne ve Corsino.
1821'de yazarı kısa öyküler yazmaya ikna eden girişimci Auguste Le Poitevin ile tanıştı ve daha sonra Le Poitevin bunları yayıncılara satacaktı. Balzac hızla daha uzun eserlere yöneldi ve 1826'da tümü takma adlarla yayınlanan ve genellikle diğer yazarlarla işbirliği içinde üretilen dokuz roman yazmıştı. Örneğin, Vicaire des Ardennes (1822) adlı skandal romanı -neredeyse ensest ilişkisini ve daha da aleni bir şekilde evli bir rahibi tasvir etmesi nedeniyle yasaklanmıştır- bir "Horace de Saint-Aubin"e atfedilmiştir. Bu kitaplar, hızlı bir şekilde satmak ve izleyicileri heyecanlandırmak için tasarlanmış romanlardı. Biyografi yazarı Graham Robb, Balzac'ın Romanı keşfettiği sırada kendini keşfettiğini öne sürmüştür.
Balzac'ın sınıf, para ve kişisel hırsın kilit oyuncular olduğu bir toplum vizyonu, hem sol hem de sağ siyasi görüşlerin eleştirmenleri tarafından onaylandı. Marksist Friedrich Engels şöyle yazdı: “(Balzac’tan) tüm profesyonel tarihçilerin, ekonomistlerin ve istatistikçilerin bir araya getirdiğinden daha fazlasını öğrendim”. Balzac, Walter Benjamin ve Camille Paglia gibi çeşitli eleştirmenlerden yüksek övgü aldı. 1984'te James Baldwin tarafından şu sözlerle övüldü: "Balzac ile tanışmamış olsaydım, Fransa'daki hayatım çok farklı olurdu. Bana bu ülkenin ve toplumunun nasıl çalıştığını öğretti.” 1970'de Roland Barthes, Balzac'ın Sarrasine öyküsünün ayrıntılı bir analizini ve yapısalcı edebiyat eleştirisinde önemli bir çalışma olan S/Z'yi yayınladı.
Balzac popüler kültürü de etkilemiştir. Eserlerinin çoğu, Travers Vale'nin Père Goriot (1915), Les Chouans (1947), Le Père Goriot (1968 BBC mini dizisi) ve La Cousine Bette (1974 BBC mini dizisi) dahil olmak üzere popüler filmlere ve televizyon dizilerine dönüştürüldü.
Üstte de belirtildiği gibi romanda gerçekçiliğin yaratıcısı olarak kabul edilen Balzac’ın aynı zamanda, mantıksal olarak belirlenmiş olayların her şeyi gören bir gözlemci (her şeyi bilen anlatıcı) tarafından anlatıldığı ve karakterlerin tutarlı bir şekilde sunulduğu geleneksel roman tekniğinin kurulmasına yardımcı olduğu kabul edilmektedir. Olağanüstü gözlem güçleri ve fotoğrafik bir hafızası bulunan yazarın aynı zamanda diğer insanların tutumlarını, duygularını ve motivasyonlarını anlamak ve tanımlamak için sempatik, sezgisel bir kapasiteye de sahip olduğu anlaşılmaktadır. Sebep ve sonuç arasındaki, sosyal arka plan ve karakter arasındaki ilişkiyi göstermeye yöneldi.
Balzac'ın yöntemi neredeyse her zaman pekiştirmek, vurgulamak ve büyütmek üzerineydi. Hukuki prosedürler, finansal manipülasyonlar veya endüstriyel süreçlerle ilgili dikkate değer derecede ayrıntılı bilgiler verdiği metinleri, hızlı hareket eden ve özlü, zengin, alay, nükte ve psikolojik gözlemle doludur. Fransız diline rakipsiz ölçüde hakim ve aynı zamanda olağanüstü bir diyalog ustasıydı. Karamsar hikayelerini tekdüze karanlık olmaktan kurtaran gerçek bir komedi yeteceğine sahipti.
İnsan ruhunun, insanlar ve olaylar üzerinde gücü olduğunu gösterme çabalarında gidebildiği kadar ileri giden yazar, bunu kendi deyimiyle “romanın Shakespeare’i olmak olarak yorumladı.
Fazla kilolu, işkolik ve kafein bağımlısı olan Honoré de Balzac aşırı bir hayat yaşadı. Konjestif kalp yetmezliğine bağlı kangren nedeniyle 51 yaşında erken öldü.
“İncecik kökleri henüz toprakla sert çakıllardan başka bir şeye rastlamamış, yeni çıkan sürgünleri hain eller tarafından parçalanmış, açılır açılmaz çiçeklerini buz tutmuş ruhlardaki sessiz acının resmini yapabilecek bir sanatçı ne zaman gelecek?” Vadideki Zambak