Esat Bey Hoş geldiniz. Çekmeköy 2023 okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhaba hoş bulduk. 1954 doğumluyum, Elazığlıyım. Elazığ’da yüksek tahsilimi yaptım. Daha sonrada İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarını kazandım. TRT’de 12-13 yıl çalıştım. Eski belediye konservatuarında halk müziği hocalığı ve şefliği yaparak oradan emekli oldum. Evliyim ve iki kızım var.
Müziğe başlama yıllarınızdan biraz bahseder misiniz? Halk müziğini seçmeniz kendi isteğiniz ile mi oldu?
Tabii ki kendi isteğimle oldu. Halk müziğine gönül vermişliğimiz çocuk yaşlarda başlamıştı. Zaten 13-14 yaşlarında da ortaokul sıralarındayken bağlama çalmayı öğrendim ve o öğrenme 1967’deki o zamandan bu zamana getirdi beni.
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarını bitirmeden önce Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisine gittiğiniz yazılıyor. Bu okulu da bitirdiniz mi? Ve o sektörde hiç çalıştınız mı?
Haklısınız çeşitli sosyal medya platformlarında okudu/bitirdi yazıyor. İnşaat Mühendisliğini evet okudum ama altı yılda bitiremedim ve çıktım oradan, yani bitmemiş bir okul J
1982 yılında TRT Erzurum Radyosu THM Ses Sanatçılığı sınavını birincilikle kazanmışsınız. O sırada öğrenci miydiniz?
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarında birinci sınıftan ikinci sınıfa geçmiştim ve maddi imkansızlıklardan dolayı İstanbul’a gelip o konservatuarın sonraki sınıfını okuyamadım. O arada TRT Erzurum Radyosu sınav açmıştı, öğrenciyken gittim orayı kazandım…
Konservatuarda eğitim aldınız ve eğitim vermeye de devam ediyorsunuz. Aldığınız eğitimin halk müziğini geliştirmenizde ne tür katkıları oluyor sizce?
Tabii ki elinizde bir enstrüman oluyor. Nota bilmek, halk müziği bilgilerine haiz olmak önemli şeyler. Biz de bizden önceki hocalarımızla hemhal olup onların tedrisatından geçip bir takım tecrübeler edindik. Ve o tecrübelerin bilgi ışığı altında öğrencilerimize de yardımcı olmaya çalıştık. Onların bıraktığı yerden şeflik yaparak devam ettik. Koroları yönetip konserler verdik.
Her ülkenin kendine has halk müzikleri var, ayrıca dünya genelinde kabul gören çeşitli müzikler de mevcut, sizce halk müziğinin önemi nedir? Genç nesil halk müziğine ne kadar sahip çıkıyor.
Anadolu beşiktir derler. Evet doğrudur. Anadolu’muz bir kültür beşiğidir. Ne kültürler gelip geçmiş bu topraklardan ve hepsinden kalan bir melodi zenginliği var. Halk bunu imbikten süzercesine eleyerek türkülerle bu güne kadar getirmiş. Halk müziği çok önemli, dilimiz kadar önemlidir. Çünkü dilimiz halk müziğinin türküleri içinde yaşar. Türkülerimizi unutmamalıyız. Tarihi eser niteliğinde ürünler olduklarından üzerlerine titremeliyiz. Ecdadımızın bize kadar getirdiklerine sahip çıkmalıyız. Medyada da sahip çıkılıyor. Halk varsa türküler de vardır. Var olacaktır. Gençlerimiz de sahip çıkıyor diyebilirim, paket değişik olsa bile, ellerindeki çaldıkları enstrüman değişik olsa bile gene türkü söylüyorlar. Yani illa bağlama ile değil, gitarla, kemanla, piyano ile de olsa türkü söylüyorlar bu çok önemli, çok güzel bir şey… Müzik bulunduğu çağın şeklini alır. Dinamiktir. Eskide kalmaz. Yeni neyse ortam ona da uyum sağlar. Çünkü özü halk’tır. Halk neyi yaşıyorsa türküsünde de onu yaşatır…
Halk müziğinde belli başlı çalgılar kullanılıyor. En çok da bağlama… Bu eserleri çok çeşitli enstrümanlarla çalınıp, seslendirilmesi o türkülerin daha çok sevilmesini sağlar mı? Yoksa özünü kaybeder mi sizce?
Batı sazlarını, senfonik sazları kastediyorsunuz. Şimdi her şeyin orijini çok makbuldür. Yani bir köfte yapacaksanız bu Akçaabat köfte mi? İçinde ne varsa odur. O malzemeyi kullanırsınız. İçine gidip de sosisti, cevizdi vb. bir şey katamazsınız. Orijinali neyse odur. Türkülerimiz de böyledir. Türkü bulunduğu bölgede neyle çalınıp söyleniyorsa en iyisi odur. Ama onun dışında medyada daha fazla albenisi olsun diye değişik sazlarla da çalınabilir. Buna da karşı değiliz. Çalsınlar, söylesinler ama ağzını, gözünü bozmadan, kafasını kulağını kırmadan türkülerimizi okusunlar. Türküler öyle herkesin hemen yorum yapacağı bir ürün de değildir. Türküler ciddi bir iştir. Öyle eti budu olmayanlar bu türküye bu yoruma kattım diyemezler. Önce türkünün karşısında bir esas duruşa geçmeleri lazım ondan sonra başlayacaklar o işlere…
Aynı zamanda bir akademisyen olarak halk müziği ile ilgilenen gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
Benim hep gençlere tavsiyem bol bol mahalli sanatçıları, orijinde ne varsa onlara yönelmeleri, sağdan soldan duydukları sanatçılar değil de gidip, hangi yöre ile ilgileniyorlarsa o bölgenin mahalli sanatçılarını yakalasınlar. Onları bir bakıma sağmaya çalışsınlar. Bu çok önemli çünkü ben size kafamdakinin kaçta kaçını verebilirim. Kafamı yüzde yüz kabul edersek en fazla seksenini anlatabilirim. Siz de benim anlattığımı başkasına vermeye kalkarsanız hep 20 azala azala gider. O yüzden ilk yerinden, orijinalinden ne alırsan daha az zararla olur…
Halk müziğinin gelişmesi, zenginleşmesi, unutulmaması adına ne tür çalışmalar yapılabilinir?
Eskiden konservatuarlar da yoktu, halk müziğimiz yıllarca ikinci, üçüncü sınıf olarak kabul edilirdi. Batı müziği ön plana çıkarıldı. Tabii dünya müziği, karşılaştırarak yarıştırmak olmaz. Herkesin sevdiği müzik farklı olabilir. Özellikle gençlerimizin halk müziğine ağırlık vermesi lazım, sevdirilmesi lazım, sosyal medyada ya da devletin basın- yayın organlarında müzik adına, Kültür Bakanlığının müzik adına çok güzel projeler üretmesi ve bu işlerle ilgilenenlere destek çıkması lazım. Tıpkı Kültür Bakanlığımızın yıllardır, Aşık’lara verdiği destek gibi projeler olabilir, koro çalışmaları olabilir. Hem Kültür Bakanlığı, hem şahısların özel arşiv çalışmaları var.
Esat Bey sormadan edemeyeceğim, Bil Oğlum isimli eseriniz, çok güzel ses getirdi. Ve belki de sizin daha çok kişiye ulaşmanızı da sağladı. Bu şarkının bir hikâyesi var mı ya da ortaya çıkışı nasıl oldu?
Evet doğru… Bu şarkının hikayesi şu: Sözler amcamın oğlu ağabeyim Serhat Kabaklı hocama ait, o da sosyal bilgiler öğretmenidir. Çocuğu 80-81 doğumludur. Doğduğu zaman onun için yazmış olduğu bir şiirdir. Türk edebiyatı vakfından Serhat ağabeyimizin “Güvercinleri de vururlar” adlı bir şiir kitabı çıktı. Evde bu şiir kitabını açtığımda bu şiir dikkatimi çekti, sazım da yanımdaydı. O arada çalarak iskeletini çıkardım. Güzel olunca sağını solunu derledim ve türkü bu şekilde ortaya çıktı.
Esat Kabaklı'nın 50. sanat yılı adlı özel bir albüm çıkardınız. Son albümünüzde Altaylardan Tuna’ya dijital platformlarda yerini aldı. Albümle ve bundan sonraki albüm çalışmalarınız ile ilgili bilgi alabilir miyiz?
Tabii bu can bizde sağ iken, kurban olduğum Allah bu canı bize bağışlarsa, müsaade eder ise elimizdeki bu yeteneği, öğrendiğimiz bu tecrübeyi bu halka, bu millete vermeye devam etmeyi düşünüyorum. Yani doldurmuşsun testiyi ağzına kadar, dağıtmıyorsun bu olmaz. Vereceğiz. Verip de gideceğiz. Ne mutlu ki bütün dağarcığını döküp, gençlere herkese verip çekip gidene. Bu çok önemli bir şey, tabii ki türkü yakılacak o kadar çok destanımız ve konumuz var ki bu milletimizin. Ben daha başındayım diye düşünüyorum. Çok önemli olayların yazılıp çizilmesi, eserler konulması lazım, yıllarca bir çok zaferimiz inkar edilmiş, önemsenmemiş. Mesela Malazgirt’te daha geçen yıllar yaptım bir eser, Çanakkale için söz vermiştim her sene bir türkü yapıyorum. Yemen için de bir türkü ben yapayım istiyorum. Mesela Muhsin Yazıcıoğlu için bir beste yapmak istiyorum… Bir türlü fırsat bulup yapamadım içimde hala bir ukdedir bu…
Esat Bey bize ayırdığınız vakit için çok teşekkür ederiz. Okuyucularımız için söylemek istediğiniz son bir şey var mı?
Rica ederim… Tüm okuyuculara da teşekkür ederim. Bizi destekledikleri için, sağ olsunlar türkülerle kalsınlar. Türkülere kıymet versinler. Bilsinler ki biz onların kültürü için uğraşıyoruz. Biz bu milletin değerleri için uğraşıyoruz. Allah’ın izniyle bu tezgahtan kötü mal çıkmayacak. Beni takip etmelerini istiyorum. Övmek için değil, ne yaptığımı görmeleri için, severlerse belki arkamızdan da birileri çıkar bu yolda ilerler. İnşallah bizi anlayıp bizim yolumuza düşecek gençler de çıkar diye umut ediyorum…
ALBÜMLERİ:
Oğul (1997), Kirve Memi (2000), Yalnız Türküler / Göç (2002) ve Siyah Beyaz Türküler / Sürgün (2005). 50. sanat hayatına özel hazırlanan Bil Oğlum / Bu Vatan Bölünmez Bu Bayrak İnmez (2018) ile Altaylardan Tuna'ya (2021) adında 6 tane yayınlanmış albümü vardır.
Ümit ŞENER