Seksenler Dizisi ile izleyicilerin gönlünde büyük bir yer edinen ve “Butik Ali” karakterine can veren Hakan Bulut Çekmeköy 2023 dergisine konuk oldu. “Bana her şeyi de ama bunu deme!” repliği ile tanınan Hakan Bulut, kamera karşısına ilk kez 2009’da, döneme damgasını vuran “Nefes: Vatan Sağ Olsun” isimli filmde canlandırdığı Hakan karakteri ile geçti.
Hakan Bey merhaba! Çekmeköy 2023 dergisi okuyucularımız için kendinizi biraz tanıtır mısınız?
Merhaba, 9 Ocak 1982 İstanbul doğumluyum, hâlâ İstanbul’da ikamet etmekteyim. İlk, orta ve lise eğitimlerimi de İstanbul’da aldım. 2001 Yılında eğitim almaya başladığım Kadıköy Halk Eğitim Merkezi deneme sahnesinde tiyatroya başladım. Burada eğitim aldığım sürede göstermiş olduğum başarı ile eğitmen asistanlığına, daha sonra da deneme sahnesi oyunculuğuna geçiş yaptım, deneme sahnesinde olduğum 11 yıl boyunca birçok oyunda oynadım. Oyunlar yönettim, bunlarla güzel ödüller kazandım. Bu sırada eğitim sürecinin devamını da Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi oyunculuk bölümünde tamamladım. Sinemaya ilk kez 2009 yılında “Nefes: Vatan Sağ Olsun” filmi ile giriş yaptım. Daha sonra üniversitedeki hocam Ali Poyrazoğlu’nun isteği üzerine, onun tiyatrosunda çalışmaya başladım. Üç sezon boyunca birçok tiyatro oyununda yer aldım. Ali Poyrazoğlu gibi bir ustanın hem çırağı hem oyuncusu olmak benim için gurur kaynağıydı. Ondan birçok şey öğrendim, onun sayesinde profesyonel tiyatro sanatçısı olabildim. İlk TV deneyimimi de 2010 yılında Ali Poyrazoğlu’nun kendisinin sunduğu “Gölgede Muhabbet” adlı programda oynadığım karakterlerle yaşadım. Tiyatro devam ederken 2012 yılında “Seksenler” dizisinde oynamaya başladım. Daha sonra birçok filmde oynadım, tiyatrolarda yer aldım.
Sinemaya 2009’da izleyiciler tarafından büyük beğeni duyulan “Nefes: Vatan Sağ Olsun” filmi ile adım attığınızı belirttiniz, bu projeye dâhil olma sürecinden bahseder misiniz?
Evet, Sinemaya ilk başlangıcım “Nefes: Vatan Sağ Olsun” benim için büyük öneme sahip. Çok sevdiğim ve güzel hatıraları olan ve çok güzel dostluklar kurduğum, kendileriyle hâlâ görüştüğüm arkadaşlarımın olduğu güzel bir işti. Bu projeye dâhil olmam gerçekten şans mı yoksa on yıl boyunca çektiklerimin karşılığı olarak bir lütuf, bir hediye mi bilemiyorum… Artık adını ne koyarsınız.
Demiştim ya Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde iki üç yıl eğitim asistanlığı yaptığım dönemde Milli Eğitim tarafından eğitmen olarak görevlendirilmemin ardından tiyatro dersleri vermeye başlamıştım. Tam da bu süreçte “Nefes: Vatan Sağ Olsun” oyuncu seçmeleri yapıyordu. Oyuncu seçmelerinde bizim tiyatromuzdaki öğrencilerden de oyuncu seçimi yapmak istediler. Ben de başlarındaki öğretmen olarak listelemelerimi yapıyordum. Bu listelemeleri alan görevli kız arkadaş, “Hocam siz de bu projede yer almak istemez misiniz? Bir görüntü verseniz en azından” dedi. Ben de “Tamam olur, neden olmasın bir yararı olacaksa sana, olur” dedim. Çekimlerden 30 gün sonra haber geldi. Yönetmen Levent Semerci’nin benimle konuşmak istediği üzerine şirketlerine gittim, kendisi ile oturup konuştum. Benimle çalışmak istediğini söyledi. Bu beni çok mutlu etti. Çünkü hayatım boyunca yapacağım ilk iş bu olacaktı. Önemli bir sinema filmi oldu, iyi ki de yapmışım, iyi ki de katılmışım ne mutlu bana ki “Nefes: Vatan Sağ Olsun” filminde oynamışım…
İzleyiciler sizi en çok Seksenler dizisi ile tanıdı. Butik Ali karakterine hayat verirken zorluk çektiniz mi? Karakter için nasıl hazırlandınız?
Butik Ali karakteri de gerçekten benim için önemli karakterlerden biri. Bu karakterin oluşumu da enteresan oldu diyebilirim. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda oynarken aynı zamanda konservatuarda okuyordum. Ali Poyrazoğlu’nun yeni çıkaracağı bir oyun için provalara gidiyorum, bu arada Seksenler başlamış üç bölümü yayınlanmış ve dizide tanıdığım arkadaşlarım da oynuyor. Seksenler’i televizyonda izlerken, o sırada ne güzel iş keşke içinde olabilseymişim deyip, ailemle izlemeye başladığım bir diziydi. O dönemde üniversiteden çıkıp provalar için tiyatroya giderken Ceyhun Fersoy’dan telefon geldi. Bağlarbaşı’nda, Mint’te Birol Güven’in yanında olduğunu söyleyerek, o diziye bir lahmacuncu rolü sokmak istediğini, yönetmen Müfit Can Saçıntı’nın da orda olduğunu, beni görmek istediklerini, hemen gelip gelemeyeceğimi sordu. Ben de tiyatroya telefon edip biraz gecikeceğimi söyleyip izin istedim, Mint şirketine gittim. Orada Birol Güven, bir lahmacuncu karakteri olduğunu belirterek “Bir yap bakalım nasıl yaparsın” dedi. Aklımda olan bir karakterle lahmacuncuyu replikleri okuyarak yaptım. Birol Güven bu satış tekniğinin Darıca’da tanıdığı rahmetli Ali isminde birisini hatırlattığını, 1980’ler de bu şahsın Tahtakale’den aldığı malları, Darıca’ya getirerek sattığını ve kazandığı paralarla bir butik açtığını ve adını Butik Ali koyduğunu söyleyerek “Hem bu abimizi analım, hem de tanıdık birisini koymuş olalım iki üç bölümlüğüne, tutar beğenilirse devamını getiririz”. dedi. Üç bölüm sonunda Butik Ali çok sevildi. Kalıcı oldu. Bu rol için özel bir hazırlık sürecine girmedim. Hayatım boyunca çok dikkatli davrandım, insanları çok analiz ederim, onların yürüyüş, konuşma tarzlarını, her şeyi bir şekilde alıp hafızama atarım, elimde bu şekilde karakterler vardı zaten. Bu nedenle benim için Butik Ali’yi yaratmak zor olmadı. Seyirci de beğenince Birol Güven karakterin kalmasına karar verdi.
Arkadaşım Hoş geldin TV Programında da geçmişte kameramanlık da yaptığınız söyleniyor.
Bu soru karşıma defalarca çıktı. Hakan Bulut ismi Türkiye’de herhalde çok sayıda vardır. O Hakan Bulut ben değilim. Ben hiçbir zaman kamera arkası, kameramanlık gibi bir iş yapmadım. Benim işim oyunculuk, oyunculuktan geldim kamera arkasına ileri yaşlarımda, ilerleyen zamanlar da geçer miyim onu da şuanda bilmiyorum
Hakan Bulut’un set çalışmalarından artan kalan zamanı nasıl geçiyor? İlgi duyduğunuz hobileriniz var mı? En çok neye vakit ayırmayı seviyorsunuz?
En çok playstation oynamayı seviyorum. Setten kalan zamanlarda ya da oyundan boşa çıktığım anlarda, kendime ayarladığım uygun zamanlarda playstation oynuyorum. Hastasıyım diyebilirim en çok FİFA oynuyorum, tabii diğer oyunları da oynuyorum. Onun dışında yabancı dizi seyretmeyi seviyorum. Yeni çıkan filmleri kaçırmamaya çalışıyorum. Tabii vaktim oldukça da tiyatro oyunlarını izlemeye gidiyorum. Arkadaşlarımın çoğu farklı tiyatrolarda oynuyor, onları ziyarete giderken bir yandan da oyunlarını seyretmiş oluyorum. Arkadaşlarımla buluşmayı seviyorum.
Çekmeköy Belediyesi 2018 yılında Sinema Akademisi projesini düzenleyerek bu sektöre gönül vermiş 7 den 70 e Çekmeköylülere eğitim verdi. Oyuncu olmaya, senaryo yazmaya ve kamera arkasında çalışmayı düşünen genç arkadaşlarınıza önerileriniz ne olur?
Çok güzel bir proje öncelikle ve bu tarz projelerin devamının desteklenmesini, desteklendiği kadar halk tarafından da ilgi duyulmasını onaylıyorum ve düşünüyorum. Bu tarz projeler bir şeyler yapmak isteyen insanlara ulaşıyor ve o insanların da yapmak istediklerini yapabilmesine az da olsa olanak sağlıyor. Bu tarz projeler devam ederken aynı zamanda, yaşı geçmemiş uygun olan arkadaşlar için şunu söylemem gerekir ki, bu tarz projeleri workshopları elbette kaçırmasınlar, ama bu çalışmaların dışında da yapmak istedikleri alan ile ilgili okullarını mutlaka okusunlar. Çünkü okumak gerçekten çok önemli. Sanat icra eden kişinin gerçekten okumuş olması, biliyor olması, sonraki nesillere aktarım yapabilecek tecrübeye sahip olması için entelektüel olması gerekiyor. Sinema sanatında kendini geliştirmek isteyen arkadaşlara bu tip projeleri kaçırmamalarını, beraberinde mutlaka okumalarını, akademik seviyede okuyup kendilerini geliştirmelerini ve bunu usta çırak ilişkisi ile sonraki nesillere aktarabilmelerini öneriyorum.
Bu sene içinde yer aldığınız filmler ve set çalışmalarından bahseder misiniz?
Tabii ki. Bu sene içerisinde yaz aylarında, çekimlerini Sinop’ta ve Boyabat’ta gerçekleştirdiğimiz, yapımcılığını Greenart Ajans’ın üstlendiği, yönetmenliğini Selahattin Sancaklı’nın yaptığı, başrollerini Burak Sevinç, Algı Eke, Nur Süer, Selahattin Daşdöğen’in aldığı ve benim de içinde bulunduğum; kadrosu gayet keyifli ve güzel olan, romantik komedi filminin çekimleri ile geçirdik. Filmimizin çekimlerini üç haftalık bir sürede tamamladık. Filmin adı “Nasipse Olur” İnşallah nasipse 2020 yılının Şubat ayında, vizyona girecek. Ayrıca TRT’ye “Kurbanlık” diye kısa bir film çektim, o da kurban bayramı içerisinde TRT’de yayınlandı. Seksenler dizisi çekimleri de hızla devam ediyor.
Hakan Bulut’un gelecek ile ilgili planları neler?
Gelecek için planlarım tabii ki yaptığım işe en iyi şekilde devam etmek, yaptığım işte kalıcı olmak. Sadece şu anda bulunan neslin değil, gelecek neslin de akıllarında kalabilmek, onlara ulaşabilmek en büyük arzum. Gerçekten ilerleyen yaşlarımda da, ilerleyen dönemlerimde de işimden kopmadan hakkı ile her çıkardığım karakterde, insanlardan takdir alarak devam etmek hedefim, inşallah bunu yapmaya çalışacağım.
Sinemada en çok oynamayı hayal ettiğiniz, keşke bu film Türkiye’de çekilseydi ben de bu rolde oynasaydım dediğiniz bir film ve karakter var mı?
Ülkelerin sinemaya bakış açıları biraz farklı. Teknolojileri, sinemayı işleyişleri çok farklı. Örneğin Türk sineması farklı, Amerikan sineması farklı Avrupa sineması farklı oluyor. Amerikan sinemasında fantastik ögelere yer verilebiliyor. Rahatlıkla o tarz filmler yüksek bütçelerle ve güzel çekiliyorken Türkiye’de bu projeler yapılamıyor. Ben de özellikle şu rolde oynamayı çok isterdim dediğim bir rol olmadı ama Yüzüklerin Efendisi gibi bir dünyada yer almak isterdim. Öyle bir film içerisinde bir karakteri canlandırmak isterdim.
Senaryo çalışmaları da yapıyor musunuz? Bir film çekseydiniz kiminle çalışmak isterdiniz?
Bu dönemlerimde bir senaryo çalışması yapmıyorum ama okulda okurken yazdığım kısa bir dizi vardı. Bir iki tane de oyun yazdım ama tabii bunların hepsi bana göre elle tutulur şeyler değiller. İlerde eminim ki, kendimi daha iyi hissettiğimde bir şeyler yazacağım. Çünkü bir yandan yazmayı da seviyorum. Özellikle Haluk Bilginer ile çalışmayı çok isterim. Kendisi gerçekten beğendiğim çok yönlü oyunculardan birisi.
Çekmeköy’e geldiniz mi? Çekmeköy hakkında düşünceleriniz nedir?
Evet, Çekmeköy’e işim olduğu zamanlarda geldim. Güzel bir ilçe diyebilirim. Geçmişi ile ilgili yeterince bir bilgim yok ama güzel bir yerleşke olduğuna dair duyumlarım var.
Hakan Bey değerli vaktinizi bize ayırdığınız için teşekkür ederiz. Son olarak Çekmeköy 2023 Dergisi okuyucuları için ne söylemek istersiniz?
Teşekkür ederim. Güzel bir sohbet oldu benim için. Hakkımda doğru bilinen yanlışları düzelttim, beni tanımayanlar, bilmeyenler için de bilgilendirici bir röportaj oldu, Çekmeköy 2023 Dergisi okuyucularına da şunu söylemek istiyorum: “İyi, Kötü, Çirkin” oyunumuz bu sezon da kaldığı yerden devam ediyor ve inşallah onlar da ilgi gösterirlerse, Çekmeköy’e de gelip oyunumuzu oynamak istiyoruz. Zaten Seksenler’in yeni sezonunda Butik Ali ile devam ediyorum. Bizi izlemeye devam edin teşekkür ederim.